• 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Öğrencilerim hiç büyümüyorlar

Onkoloji Öğrenci Kongresi Açış Konuşması..

2002

 

Bilmem sizlerde benimle aynı şeyleri hissediyor musunuz böyle öğrenci etkinliklerinde.? Bir çeşit antrenmana benziyor.. Geleceğin bilim adamları, gelecekteki büyük maça hazırlanıyorlar sanki. ..Ve antrenman performanslarına bakılırsa çok zor olmayacak maçı kazanmaları.

Ama benim asıl hissettiğim ve kelimelere dökemediğim başka bir şey var. Yıllardır kaçırmadan izliyorum bu antrenmanları..

Ben kaç yaş yaşlandım onları izlerken, ama onlar hep aynı yaştalar. İlk yıllarda abileri gibiydim. Arka sıralarda heyecanla izliyordum onlar bildirilerini sunarken, şimdi babalarının yaşındayım aynı heyecanı duyuyorum hala.

Ama onlar daha rahatlar, daha çok güveniyorlar kendilerine, daha bilgililer, yıllar geçtikçe daha güzel ve daha yakışıklı oluyorlar, hatta boyları uzuyor sanki.. Beni şaşırtmak için, isimlerini bile değiştiriyorlar her yıl. Ama birazdan karşınıza geldikleri zaman göreceksiniz… Yaşları hep aynı.

Ben hepsini tanıyorum bu çocukların. Önce ürkerek gelip kayıt yaptırıyorlar 1. sınıfa. İnsan hakkında bildikleri, Lise Biyoloji kitabında yazanlarla sınırlı. Günde 8 saatten, 2500 saat ders anlatıyorsunuz ilk üç yılda. Derslerin zorluğundan, not tutamadıklarından, sınavların sıklığından yakınıyorlar sürekli. Sonra kliniğe geçiyorlar. Hastayla, kanla, acı çeken insanlarla tanışıyorlar. Aşık oluyorlar, sevgililerinden ayrılıyorlar.4. sınıfta Genel Cerrahi 5 te Dermatoloji stajlarını beğeniyorlar. Semra Hocayı seviyorlar. Kantinde sigara içilmesinden, nöbetlerde ayak işi yaptırılmasından şikayet ediyorlar. Ve sürekli öğreniyorlar. Giderek daha iyi tanıyıp dost oluyorsunuz. Öğrenci kongreleri düzenliyor,bunu için sizden otobüs, konaklama ve para istiyorlar, başka fakültelerin düzenledikleri kongrelerde birincilik ödüllerini kapıp geliyorlar. Tam, artık yetiştiler iyi birer hekim oldular diye sevineceksiniz, yetişmelerinde benim de katkım oldu diye öğüneceksiniz. Onlar ürkek bir şekilde gidip 1. sınıfa kayıtlarını yaptırıyorlar.

İnanamıyorum. Her şeyi unutmuşlar. Bildikleri Lise Biyoloji kitabında yazanlardan ibaret. 6 yıllık dostluğunuza rağmen, size, ilk defa görüyormuş gibi soğuk soğuk bakıyorlar. Hatta isimlerini bile değiştirmişler. 2500 saat dersi yeniden anlatıyorsunuz . Yine derslerin çokluğundan, not tutamamaktan yakınıyorlar. Sonra Hastaneye geçiyorlar. Sanki ilk sefermiş gibi aynı şeyleri beğeniyor aynı şeylere kızıyorlar. Ama daha çok öğreniyorlar. Siz tam, “bu defa oldu” diyeceksiniz. Onlar ürkek bir şekilde gidip birinci sınıfa kayıtlarını yaptırıyorlar.

Bazen 1. sınıflar geliyor bazı isteklerde bulunuyor. “Çocuklar biliyorsunuz, geçen sene sizin kardiyoloji ve onkoloji kongrelerinizde çok para harcadık” diyorsunuz. “Hocam, geçen sene biz lise sondaydık” diyorlar. Gülüyorsunuz. Ama onlar çok ciddi. Zamanla alışıyorsunuz bu oyuna.. siz de katılıyorsunuz... 1. sınıfa geldiklerinde, ilk defa görüyormuş gibi yapıyorsunuz. Zaman zaman gözlerinin içine bakarak bunun bir oyun olduğunu gösteren bir ipucu arıyorsunuz. Ama hayır...Kesin kararlılar oyunu sürdürmeye.

En kötüsü bazen dışarıda umulmadık bir yerde, orta yaşlarına gelmiş bir doktor çıkıyor karşınıza. “Hocam!” diye boynunuza sarılıyor. “Yooo” diyorsunuz.. ” Benim öğrencilerim mezun olmuyor hiç!”.. “Hocam tanımadınız mı? Ben Tuğba” diyor. Korkarak uzaklaşıyorsunuz oradan ve hemen gelip öğrenciler arasında Tuğba’yı buluyorsunuz . Gerçi ismini değiştirmiş, Ferda diye çağırıyorlar arkadaşları onu. Ama olsun. Hala bizimle ya!

Evet sevgili öğrencilerim, bu sırrımızı hiç açıklamayacaktım. Ama dayanamadım. Bir kerelik söyledim. Zorunlu emekliliğime 19 yıl var daha ve söz veriyorum, bir daha hiç açık vermeden sürdüreceğim bu oyununuzu. Ama n’olur söyleyin ağabeylerinize, amcalarınıza! Ya da her kimse onlar. Olup olmadık yerde “Hocam” diye çıkıp karşıma korkutmasınlar beni! O kadar gerçekler ki neredeyse inanacağım gittiğinize. Siz giderseniz kim yapacak Onkoloji Kongrelerini.


Sizi seviyorum.